18 Ağustos 2011 Perşembe

Konaklama





İlk bir kaç gün hızla geçerken bir kaç haftayı deviriverdik Yeşil "Pahalı" Ülkede. Buraya gelmeden önce bir çok internet sitesinde ev kiralarına bakıyorduk. Biraz pahalı gibi görünse de çok bir fark olmadığını görüyorduk. Haftalık 200 NZD'ına süper evler, süper stüdyo daireler, harika odalar buluyorduk. Aylık 1000 NZD vererek ısınma, internet, barınma dertlerimiz ortadan kalkıyorduk. Tabii bu fiyatlar çift olduğumuz için bu şekildeydi. Tek kişi çok daha ucuza çok daha fazla imkanla barınabiliyordu.

(Hayali ve Temsili Ev Örneği)

Şu ana dönersek. "Allah kahretsin Rugby World Cup" diyoruz. RWC da nereden çıktı demeyin. Hemen yazıyorum. Burada ev sahipleri, kendini "Kiwi" sanan bir gurup çakal ve çakma Kiwiler (AsyallıKiwiler) bir grup emlakçının gazıyla kiraları ateşlemiş. Tabii kiralarla beraber her şey ateşlenmiş. Fiyatlar tavan yapmış. Gelmeden önce baktığımız evler 200 NZD'dan çıkmış 400-500 NZD'lara. Şaka gibi ama gerçek. Biz günler hatta haftalarca ev ararken zaman su gibi geçti. Misafir olduğumuz evin ev sahibi misafir anlayışları olmadığı için arkadaşlarımız sıkıştırmaya başlamıştı. Bizim yüzümüzden extra kira talep etmişti. Ev onun ya ne kadar çok insan yaşarsa o kadar hızlı eskirmiş ev vs vs... Kısa bir süre, misafir kaldığımız arkadaşlarla başka bir eve taşınma planlarımızda bizim bütçe yüzünden iptal olunca apar topar arkadaşlarımızın evinden ayrılmak zorunda kaldı. Kiwi işte. Tabi bu yorumları yaparken herkesi aynı kefeye koymuyoruz. Elbette her ülkede var çakal :P Neyse.

(Hayali ve Temsili Ev Örneği)

Hala evsiz ve seferiydik. Bir çok ev buluyor görüşmelere gidiyoruz ancak sonuç sıfır. Ev ararken, avantaj olan çift durumu şimdi dezavantajdı çünkü kullanımlarımız iki katı ve efendime söyleyim hızlı ve atraktif bir yaşantımız yoktu çiftiz ya. ;) Yabancı ve öğrenciydik bu da ikinci dezavantaj çünkü bir çok Kiwi dil sorunu istemiyor evinde. Ve tabii fiyatlar. Yüksek yüksek yüksek.

Ucuz ev yokmu? Olmammı... :) Nemli, güneş görmez, kalabalık, hersey paylaşımlı. Kısacası berbat bir çift için. Lafı geçmişken bu paylaşımlı olayını da anlatayım. Genelde apartlar da ve hosteller de mutfak başta olmak üzere tuvalet ve banyoda hatta bazen odalar paylaşımlı oluyor. Buda demek oluyor ki sizden başka bir çok kişiyle o alanları kullanacaksınız. Gamsız ve rahat bir adamsan yada "single"san pek sorun değil bu yazdıklarım, çok da ucuza ve acayipte eğlenerek yaşayabilirsin. Hele ki BackPacker olarak geziyorsan bunlar normal şeyler.
Ama biz değildik. :P Ayrıca ev ve bina sahiplerinin yarısında çoğu asyalı,uzak doğulu. Göçmenlerin tamamını çıkarırsan Auckland'ın nüfusu %60 azalır.

(Gerçek ve Yaşadığımız Oda)

Okul açılmış ve neredeyse 40 gün olmuştu geleli ve nihayet bir oda bulduk. Nereden nereye. Gelmeden önce 3 oda ev hayalı kurarken şimdi bir hostel de, bir oda ama banyo ve tuvaleti paylaşımsız bir yer bulabilmiştik. Hafta da 260 NZD'a :P. Mutfak paylaşımlı. Okula 20 dk. yürüme mesafesinde. Yani yol parası vermekten kurtulduk. Avunuyoruz işte. :P

(Gerçek ve Yaşadığımız Oda)



Flatemate diye bir şey var eminim bazılarınız biliyordur, hatta "Ee flatemate bulsaydınız ya" demiştir. Aradık tabii ki. Ama nafile yukarıdaki bazı nedenlerden istenmedik ya da bize hiç uymadı şartlar. Bir evi paylaşmak çok zor gerçekten. Sinirli, titiz ve sabırsız biriysen katil bile olabilirsin. :P Hele ki buraya okumaya gelen farklı kültürlerden insanlarla bir çatı altında olmak bile sinir bozucu bir durum. Kimseyi kötülemek istemem ama gerçekten temizlik ve yemek anlayışı çok ama çook farklı. :) Beni çok titiz ve temizlik delisi zannetmeyin sakın. Hiç alakası yok. Okulda ortak alanda yaptıkları şeyleri bir ara yazıcam sonra siz karar verin. :)

Nem'e de değinmeden bitirmek istemiyorum. Bir evde ne kadar nem olabilir ki değil mi? Söyle giriş yapayım. Bu ülke astım hastalığı oranında lider. Yanılmıyorsam %62 olması lazım. 10 kişiden 6sı işte. :P ve kimsenin de derdi değil. Bu Kiwi'ler bi garip. Nem bizi ne kadar etkiliyorsa onları da etkiliyor ama umurlarında değil adamların. Kirli torbasında (abarnıyorum) bir haftada yeşile dönen atletim var. :P Çok dikkat edilmeli. Ev güneş görmüyorsa asla orda durmayın. Gidin. Terk edin orayı. Aparlatda ya da benzeri binalarda nem'in etkisi daha az. Evi sıcak ve kuru tutmakta size elektrik faturası olarak çok çok çok pahalıya patlayabilir. Aylık 300 NZD den fazla fatura görebilirsiniz ki iyi ihtimal. Çünkü evi kurutmak için humidifier dene bir alet kullanmak zorundasınız :P

Kira ödemeleri haftalık biliyorsunuz ancak aslında bu ödemeleri genelde iki haftalık alınıyor. Birde 3 haftalık kirayı extra istiyorlar buda deposit işte. :) Çıkarken alıyorsun. Ama dikkat etmek lazım. Tipik ev sahibi titizlikleri var ki size pahalıya patlayabilir evden ayrılırken. Evi kiralarken kontrat imzalanıyor ve bu Türkiye'deki gibi tırışkadan bir kontrat değil. Zamanından önce çıkmak istersen 3 hafta yada kontratta ne kadar yazıyorsa o kadar evin kirasını ödemek zorundasın. Tabii o süre içinde istersen evde kalabilirsin. :) Ayrıca emlakcı bedeli var onda vericen. Çoğu zaman bir haftalık kira oluyor bu da. Kaldığın yere göre bu harcamalar artıyor. Elektrik, su, ısınma, park yeri, temizlik, güvenlik vs vs... bu harcamaların ne kadarı kiraya dahil çok dikkat edilmeli. Bu ülkede kurallara ve kanunlara harfiyyen dikkat ediliyor kesinlikle.

Özet geçersek; kiralar yüksek, evler kötü, nem en büyük sorun, "Allah kahretsin Rugby World Cup" :P. Kiwillerin bazıları çakal. Paran varsa her şey kolay. :P